Carl Gustav Jung’un, “Analitik Psikoloji” adını verdiği psikoloji çalışmaları içerisinde yer alan arketipler, geçmişten günümüze aktarılan davranış kalıplarıdır. “İlk örnek/model” olarak kabul edilen arketipler, insanoğlunun ortak/kolektif bilinç dışında yer alan kodlardır. Bu yüzden ırk, dil, din, sınıf, cinsiyet ve devir farkı gözetmeksizin her bireyde görülür. Bireysel olanı evrensele bağlayan arketipler, ortak bir mirası oluşturur. Arketipsel unsurlardan biri olan anne arketipi, bu miras içerisinde yer alan ve insan hayatında iz bırakan bir özelliğe sahiptir. Anne arketipinin etkileri bireyin doğumundan itibaren başlar ve ölüme kadar devam eder.
Anne arketipinin izlerinin takip edilebildiği bir şair olan Didem Madak, küçük yaşlarda annesini kaybetmiş ve kırklı yaşlarının başında henüz üç yaşındaki kızını ardında bırakarak hayata gözlerini yummuştur. Annesizliğin eksikliğini ve acısını eserlerine yansıtmış olan Didem Madak’ın şiirlerinin toplandığı üç eser: Grapon Kâğıtları (2000), Ah’lar Ağacı (2002) ve Pulbiber Mahallesi (2007) başlıklarını taşır. Şiirleri gibi kitaplarını da farklı kişilere ithaf eden şair, 18 şiirinin yer aldığı Grapon Kâğıtları’nı, kardeşi Işıl’a; 9 şiirini içeren Ah’lar Ağacı’nı, sesinin tonunu emanet ettiği ahlat ağacına; 15 şiirinin bulunduğu Pulbiber Mahallesi’ni ise Timur’a, Deniz’e, Ümitvarolanlara, İzmir’e ve Zeyna’ya ithaf etmiştir. Pulbiber Mahallesi’nin sonunda “Ardından” başlığı altında, şairin kitaplarında yer almayan fakat dergilerde yayımlanmış olan 4 şiirine, yakın dostu Müjde Bilir’in kaleminden son günlerinin anlatıldığı metne ve yazdığı son şiir olan “128 Dikişli Şiir”e yer verilmiştir.
Bu çalışmada söz konusu üç kitapta bulunan tüm şiirler, Carl Gustav Jung tarafından çerçevesi çizilen anne arketipi esas alınarak incelenmiş ve elde edilen bulgular değerlendirilmiştir.