Bu makale, el rulosu formatlı Çin resimlerinin oluşturduğu belirli değerlendirme çerçevesi içinde, anlatı kuramının temel sorunlarından olan zaman sorununu çeşitli boyutlariyle ele almaktadır. Böylesi bir çalışmada diğer sanatsal üretim formlarının ve diğer temsîlî resim geleneklerinin değil de özellikle Çin geleneğinin ve Çin el rulolarının dikkate alınmış olmasının nedenleri, Çin resminin dünya sanat tarihindeki ayrıcalıklı konumu ve el rulosu formatındaki resimsel anlatıların, anlatı kuramını zenginleştiren değerli katkılarıdır. Çin resmi, üzerinde sayısız araştırmalar yapılmış olan Avrupa resim sanatı ile birlikte, dünyanın en eski iki temsîlî resim geleneğinden birisini teşkil etse de, “deixis,” yani “gösterim” kavramına verdiği değer açısından Avrupa geleneğine göre önemli farklılıklar içerir. Avrupa temsîlî resim geleneğinde güdülen temel amaçlardan birisi, sanatçının fırça darbelerinin izlerini tamamen yok edecek ve böylelikle iki boyutlu bir yüzeyde kusursuz bir üç boyutlu gerçeklik yanılsaması yaratacak resim tekniklerinin geliştirilip mükemmelleştirilmesi iken, Çin temsîlî resim sanatında, sanatçının fırça darbelerinden yansıyan bedensel eforunun izlerinin muhafaza edilmesi büyük bir önem arz eder. Öyleki, temsîlî Çin resimlerinin bilinçli ve eğitimli taraflarca yapılan değerlendirmelerinde, her resmin daima iki ayrı konusu bulunmaktadır: Bunlardan birisi resmin gözle görünen konusu—mesela bir peyzaj calışmasındaki dağ, göl, orman ve bunun gibi doğa sahneleri—diğeri ise, eserin hayata getirildiği anlarda sanatçının elinin resmin yüzeyinde gidip gelmelerinden hasıl olan fiziksel üretim konusudur. El rulosu formatındaki resimlerde izleyiciler, resmin konusundan doğan zamanda ve mekânda yolculuk duygusuna, ellerindeki ruloyu bir ucundan açıp diğer ucundan sararak, kendi beden hareketleriyle eşlik etme imkânı bulur; dolayısiyle bu tip rulo formatlı resimler, anlatı zamanı, bellek ve öykü paylaşımı aracılığiyle öğrenim kavramları ile ilgili bir dizi sorunun verimli bir biçimde ele alınmasını sağlar. İşte bu amaçla yola çıkılan bu çalışmada, öncelikle Çin resminin altı temel prensibi sunulmakta, daha sonra çeşitli kompozisyon tipleri ve özellikle el rulosu formatında öne çıkan konu türleri incelenmektedir. En son değerlendirme noktasında, ister görsel, ister dilsel yollarla anlatılmış olan bütün öykülerin, tek yönlü bir iletişim değil de, sanatçılar ve eserleriyle çok yönlü etkileşimlerde bulunulmasını sağlayan, anlamın, yani öykü deneyiminin tekrar tekrar ve her an değişen biçimlerde yaratıldığı tükenmez enerjili bir tür sinir ağı teşkil ettikleri saptaması yapılmaktadır.