Bu araştırmada XVI. Yüzyıl şairi Fuzûlî’nin Necâtî Bey’e nazire yazmasına neden olan “Gül” kasîdesinden hareketle klâsik şiirde tabiat - insan ilişkisi üzerine değerlendirmeler yapılmıştır. Tabiatta insanı ve insanda tabiatı görme konuları bu bağlamda değerlendirilmiştir. Necâtî Bey, insanda tabiatı, tabiatta insanı görmeye çalışan usta bir şairdir. Bu hususta hem çağdaşı hem de daha sonraki yüzyıllarda yaşayan şairler tarafından örnek alınmıştır. Necâtî Bey’de olduğu gibi, diğer Dîvân şairleri için de insan - tabiat ilişkisi aynı özellikleri taşır. Divan şairleri somut olarak algıladıkları tabiatı anlatmamış, insanı tabiatın merkezine yerleştirerek orada görünür hale getirmiştir. Necâtî Bey, bunu tersine çevirerek şiire soyut bir hüviyet kazandırmıştır. İnsanı tabiatta görmek, yani somuttan soyutlamaya, maddenin ruhanileşme biçimine gidiştir. Tabiatla insan arasında kurulan münasebetin şiir sanatına kattığı incelik ve madde ile mânâ arasında kurulan bağ, Necâtî Bey’in Gül kasîdesinden seçilmiş olan örnek beyitler üzerinde gösterilmiştir. Makalede şiirleri anlama ve yorumlama konusunda klâsik tarza sadık kalarak, çağdaş yöntemlerden de istifade edilmiş ve metnin anlam tabakalarına ulaşılmaya