Alper Canıgüz’ün Kan ve Gül Romanı Örneğinde Çevirmen ve Dünyası
(The Translator and His World in Alper Canıgüz’s Novel Kan ve Gül (Blood and Rose)
)
Yazar
|
:
Nilgin Tanış Polat
- Saniye Uysal Ünalan
|
|
Türü |
:
Araştırma Makalesi
|
Baskı Yılı |
:
2021
|
Sayı |
:
108
|
Sayfa |
:
1109-1126
|
1828 1165
|
Özet
Son yıllarda çevirmen kimliklerinin gerek çeşitli araştırmalarda gerekse kurmaca hikâyelerde konu edildiğini ve çevirmenin bir özne olarak ele alındığını görüyoruz. Bu yönelim, kültür bilimlerinde kültürel dönemeç (cultural turn) ekseninde gerçekleşen paradigma değişikliğiyle birlikte kültüre, kimliğe ve yazınsal metinlere yaklaşımdaki yeniliklerle ilişkilendirilebilir. Öyle ki, çeviri sürecinde dokunulmaz bir ölçüt olarak ele alınan kaynak metinden ziyade 1980’li yıllardan sonra çevirmenin nasıl tanımlandığına, hangi konuma sahip olduğuna ve nasıl bir tutum sergilediğine odaklanılmaktadır. Akademik çalışmalar, çevirmenlerin görünürlüğünün artmasına, çevirmene ve çeviriye verilen değer açısından olumlu yansımalara neden olmaktadır. Kültürel dönemeç bağlamında da Bachmann-Medick’in ifade ettiği gibi, kültür ve kültürün ortaya koyduğu söylem ve ürünler arasında önemli bir yeri olan edebiyat hermeneutik açıdan yorumlanabilir bir obje olarak ele alınmak yerine, dâhil olduğu toplumsal ve kültürlerarası etkileşim alanları kapsamında değerlendirilmektedir. Bu anlamda özellikle iki yaklaşıma değinmek gerekir. Clifford Geertz ile Stephen Greenblatt kültürbilimsel bir yaklaşımla kültürün metinsel boyutlarına vurgu yapmışlar ve kültür-metin ilişkisinin önemini ortaya koymuşlardır. Kültür kavramının tanımlanması konusunda yeni bakış açıları sunan bu paradigma değişiminin izlerini özellikle çevirmen figürlerini ön plana çıkaran kurgusal eserlerde de tespit etmek mümkün. Bu bağlamda kurgusal olarak inşa edilen çevirmen figürlerinin de bu değişimden ne ölçüde etkilendiği ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma, kültürler ve metinler arasında bir dolaşım ağı ve etkileşim alanı oluşturan çevirmen figürlerinin edebî eserlerde ne şekilde kurgulandığını incelemeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede, yazın eserlerinin ve filmlerin kurmaca dünyalarında gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan son derece olumsuz kurgulanan çevirmen karakterlerin, günümüz eserlerinde nasıl yansıtıldığı, mesleki kimlik inşasında edebî metinlerin çevirmeni ne şekilde kurguladığı ve kurmaca dünyada ne şekilde var ettiğini somut bir örnek üzerinden göstermek amacıyla Alper Canıgüz’ün ilk baskısı 2017’de yapılmış olan Kan ve Gül. Bir Kara Dejavu isimli romanı ele alınacak ve nitel araştırmada elde edilen veriler, betimsel olarak analiz edilmektedir. Bu kapsamda romanın başkahramanı olan çevirmen figürünün incelenmesinde çeviribilimsel yaklaşımların yanı sıra, kültürbilimsel yaklaşımlara başvurulacak ve ayrıca anlatım kuramından da yararlanılmaktadır.
Anahtar Kelimeler
Alper Canıgüz, çevirmen figürü, kültürel dönemeç, kurmaca anlatı, kültürbilim
Abstract
In recent years it can be stated that translator identities come into the focus of several studies as well fictional stories, so that the translator is portrayed as a subject more frequently. This tendency can be correlated with the paradigm shift to the cultural turn within cultural studies and innovative approaches to culture, identity and literary texts. With the cultural turn the focus on the translation process has changed. From the 1980s onward, instead of the source text that was seen as an inviolable factor the definition, the relevance and attitude of the translator gradually becomes the subject of investigation. Academic studies not only contribute to a noticeable visibility of the translator, but also have positive effects on the assessment of translation in general terms. As Bachmann-Medick points out, literature as one of the very relevant discourses and products of culture is no more regarded from a hermeneutic perspective and consequently as an interpretable object. Rather, literature comes into view with respect to its social and intercultural interaction with spaces. In this context, two approaches deserve attention. Clifford Geertz and Stephen Greenblatt emphasize the textual dimensions of culture and demonstrate the relevance of the relationship between culture and text. The traces of this paradigm shift, that offers innovative perspectives in defining ‘culture’, can be also grasped in fictional texts, which highlight translator figures. In this way, it gets possible to see to what extent fictional translator figures are influenced by this change. The aim of this study is to investigate the fictional configuration of translator figures that constitute a circulation and interactive space between cultures and texts. In this respect, the novel Kan ve Gül (Blood and Rose) by Alper Canıgüz, first published in 2017, is analysed. Based on this novel it is illustrated, how contemporary literature reflects translator figures who are often characterized physically and psychologically unstable and weak in fictional works of literature and also movies. Another aspect that becomes relevant in the analysis is the question, how fictional texts conceptualize and cerate translators and their professional identities within the fictional realm. The results of the qualitative study is analysed in a descriptive way. Thereby, the protagonist of this novel is explored with reference to approaches of translation studies, cultural studies along with narrative theory.
Keywords
Alper Canıgüz, translator figure, cultural turn, fictional narrative, cultural studies