Görev Duygusu ve Soy Takıntısı: Murtaza ve Zebercet Tiplerine Karşılaştırmalı Bir Bakış
(Sense of duty and pedigree obsession: A comparative look at Murtaza and Zebercet
)
Yazar
|
:
Seyit Battal Uğurlu
- Nuriye Ballıkaya
|
|
Türü |
:
Araştırma Makalesi
|
Baskı Yılı |
:
2022
|
Sayı |
:
111
|
Sayfa |
:
769-790
|
1867 1154
|
Özet
Cumhuriyet dönemi Türk romanının iki önemli yazarından seçilen birer romanı başkişiler üzerinden karşılaştırmak, bu makalenin çıkış noktasını oluşturmaktadır. Orhan Kemal’in (1914-1970) Murtaza (1952) ve Yusuf Atılgan’ın (1921-1989) Anayurt Oteli (1973) adlı eserlerinin başkişileri, çalıştıkları işlere devam ediyorken, geçmiş ile ilgili takıntılı bir ruh iklimine sahip oluşları ile karşılaştırılmaya değer bir konudur. İki romanın da başkişisinin içine doğduğu toplumda üstlendiği rolün karşılıksız kalmaya mahkûm oluşunun doğurduğu tatminsizliğin, sosyo-kültürel ve tarihsel bağlamlarını anlamaya çalışmak, bu yazının temel sorununu oluşturmaktadır. Burada Murtaza ile Zebercet’in toplumsal ve sosyal kimliklerinin benzeşen ve ayrışan yönleri, geçmişe takılı kalmış belleklerinin bugünlerine etkisi ve nihayetinde görev ve sorumluluk bilinciyle dışa yansıyan eksik ya da aksak yönlerini çözümlemeye çalışmak, temel odaktır. İlki sosyal gerçekçi, ikincisi modernist duyarlık ile yazılmış iki eserin yazılış zamanları, kapsam ve bağlamları farklı olsa da odağa aldıkları aidiyet ve geçicilik ikilemi insanlığın temel sorunlarından biri olması dolayısıyla günümüzde çok daha maruz kalınan bir durumdur. Murtaza ve Zebercet’in uzun geçmişten tevarüs eden sınıfsal ve etnik ‘asıl’ olmayışının geleceğe de taşınan bir miras olduğu iki metnin ortak bildirimi gibi durmaktadır. Bu köşede kalmışlığın iki başkişinin sahip ya da talip olduğu işin ve temsil ettiği toplumsal aidiyetin kategori ya da norm dışı kalmaya mahkûm oluşu bu makalenin başka bir bulgusudur. İki başkişinin yaşamın trajik yüzüne yazgılı oluşunun, ikisini hiçlik burgacına sürüklemesi başka bir sonuç olarak önümüzde durmaktadır. Gündelik yaşamın normal akışı içinde pek görülmeyen, ancak yakın temas ile deneyimlendikçe bütün açıklığı ile sergilenebilen bu ötekiliğin örtük kodları, anılan iki eser üzerinden analitik, çözümleyici, eleştirel ve karşılaştırmalı bir yaklaşımla deşifre edilmektedir. Bu makale, aynı zamanda, anılan iki eserin başkişisinin görev sorumluluğunu varoluşsal düzlemde idrakinin gerisindeki soy takıntısını irdelemektedir.
Anahtar Kelimeler
Murtaza, Anayurt Oteli, yurttaşlık, roman kişisi, soy, aidiyet
Abstract
The starting point of this article is to compare a novel chosen from two important writers of the Turkish novel of the Republic period through the protagonists. While the protagonists of Orhan Kemal's (1914-1970) Murtaza (1952) and Yusuf Atılgan's (1921-1989) Anayurt Oteli (1973) works, they have an obsessive mood about the past while continuing their work is the subject. The main problem of this article is to try to understand the socio-cultural and historical contexts of the dissatisfaction caused by the fact that the role of the protagonist in both novels is doomed to remain unrequited. Here, the main focus is to try to analyze the similar and divergent aspects of the social and social identities of Murtaza and Zebercet, the effect of their memories stuck in the past on their present, and finally the deficient or faulty aspects that are reflected outside with the awareness of duty and responsibility. Although the writing times, scope, and contexts of the two works, the first of which were written with a social realist and the second with modernist sensitivity, are different, the dilemma of belonging and temporality they focus on is a situation that is much more exposed today, since it is one of the main problems of humanity. It seems like the common statement of the two texts is that the absence of class and ethnic 'principle' of Murtaza and Zebercet, which is inherited from the long past, is a legacy that is carried to the future. Another finding of this article is that the job that the two protagonists have or aspire to and the social belonging they represent are condemned to remain outside the category or norm. The fate of the two protagonists in the tragic face of life, dragging them into the vortex of nothingness stands before us as another result. The implicit codes of this otherness, which are not seen in the normal flow of daily life, but can be exposed with all their clarity when experienced with close contact, are deciphered with an analytical, analytical, critical, and comparative approach through the two works mentioned. This article also examines the ancestry obsession behind the existential understanding of the duty responsibility of the protagonist of these two works.
Keywords
Murtaza, Homeland Hotel, citizenship, protagonist, ancestry, belonging