An Ecological Approach To Selected Turkish Folk Tales
(Seçilmiş Türk Halk Masallarına Ekolojik Bir Yaklaşım )

Yazar : Ebru Şenocak  -F.Gül Koçsoy  
Türü : Araştırma Makalesi
Baskı Yılı : 2024
Sayı : 119
Sayfa :
    


Özet
In this article, we investigate selected Turkish animal tales that include ecological sensitivity and consciousness. From an ecological perspective, all living and non-living creatures, including human beings, are connected to one another like a chain, and each one is equal. Unlike the anthropocentric point of view, which sees humans as the rulers of the universe, ecocentrism regards every being as having equal importance, value, and place in the universe. It does not give any extra privileges to humans. In ecocentric thought, every being is in close relationship with others and affects them. These beings’ actions and words influence one another. Folk tales, as extensions of myths and products of the collective unconscious, enable the discovery of nature's beauties, its unknown or unrecognized secrets, and address issues of creation and cosmogony. Folk tales, which encode the awareness of protecting nature and environmental consciousness in symbols, invite human beings to be conscious and responsible towards nature. Many tales, which also contain important messages regarding environmental ethics, guide the reader on a journey of maturation and help lay the foundations for a healthy, balanced, and conscious future. In these tales, one wrong done to another affects all the other beings in the system, and its effects are difficult to compensate for. Conversely, acts of goodness are profusely rewarded and lead to peace and balance, not only within the community but also within the characters' inner lives. Rejecting anthropocentrism, the eco-centered attitude defends and prioritizes nature’s well-being. The tales offer numerous teachings for humanity. The ecocentric stance in these tales prescribes that humans should learn from the workings, harmony, and elements of nature. They reveal the advantages of goodness and virtue while exhibiting the disadvantages brought about by wickedness. They emphasize that nature possesses wisdom, and if humanity conforms to its wisdom and order, it will lead a life of pleasure. Rebirth is possible when a member of nature harms its elements or rhythm but later becomes repentant and remedies the harm. In this article, using the methods of eco-criticism, these points are analyzed and illustrated. Environmental pollution and destruction is inevitable and poses a vital threat to future generations. All living and non-living things in nature are part of the life cycle; in order for this cycle to function properly, positive attitudes and behaviors must be exhibited and ideal examples must be emphasized. In the ecological thought, all living things in nature are coded on goodness, but they do evil when their life limits are invaded. All assets in the ecosystem are interconnected, and the fragmentation/disconnection that occurs disrupts the balance. While human beings are considered superior to other living things with their minds, they cause the greatest harm to the ecological balance with their unconscious behaviors. In these tales, where the animals are personified and employed figuratively as protagonists, as figures of supporting protagonists, or real humans, they are not objects but dominant subjects or equals to humans. They are shown not as quiet and passive, but as leaders, active, and often more intelligent and reasonable than humans. Since animals in those roles and positions have the characteristics of mind, logic, consciousness, spirit and individuality, it can be concluded that the tales chosen are eco-centric, not human-centered works, which glorify and prioritize humans.

Anahtar Kelimeler
Turkish folk tales, ecological consciousness, ecocentrism, eco-criticism

Abstract
Bu çalışmada ekolojik duyarlılık ve bilinç içeren seçilmiş Türk hayvan masallarını ele almaktayız. Ekolojik bakış açısında insanlar dahil bütün canlı ve cansız yaratıklar bir zincir gibi birbirlerine bağlıdırlar ve her biri eşittir. İnsanı evrenin yöneticisi olarak gören insan merkezli bakış açısının tersine, ekomerkezcilik evrendeki her varlığın eşit önem, değer ve yere sahip olduğunu kabul eder. İnsana fazladan bir imtiyaz atfetmez. Ekomerkezli düşüncede her varlık diğer varlıklarla yakın ilişki içindedir ve diğerlerini etkiler. Bu varlıkların eylem ve konuşmaları diğerleri üzerinde etkilidir. Masallar, mitlerin uzantıları olup doğanın güzelliklerini, bilinmeyen ya da farkında olunmayan sırlarını keşfetmeyi sağlayan, yaratılış ve kozmogoni konularına gönderme yapan kolektif bilinç dışının üretimleridir. Doğaya sahip çıkma farkındalığının ve çevre bilincinin sembollerle kodlandığı masallar, insanoğlunu doğaya karşı bilinçli olmaya ve sorumluluk duymaya davet eder. Çevre etiği açısından da önemli mesajlar içeren birçok masal, okuyucuyu erginlenme (maturation) yolculuğuna yönlendirir ve sağlıklı/dengeli/bilinçli bir geleceğin temellerinin atılmasına yardımcı olur. Masallarda bir üyeye yapılan haksızlık sistemdeki bütün üyeleri etkiler ve bu haksızlığın etkilerini telafi etmek zordur. Öte yandan, yapılan bir iyilik hesapsızca ödüllendirilir ve yalnızca topluluğun işleyişinde değil, karakterlerin iç dünyalarında da huzur ve dengeyi sağlar. İnsan-merkezciliği reddeden ekomerkezci tutum, doğanın refahını savunur ve önceler. Masallarda insanlık için çok sayıda öğreti vardır. Masallardaki ekomerkezci duruş insanların doğanın düzeni, uyumu ve unsurlarından öğrenecekleri olması gerektiğini öngörür. Masallar, iyilik ve erdemin avantajlarını açımlarken kötülüğün getirdiği dezavantajları gösterir. Doğanın bilgelik sahibi olduğunu ve insanlığın bu bilgelik ve düzene uyarsa keyifli bir hayat süreceğini vurgular. Masallarda, doğanın bir üyesi onun unsurlarına veya ritmine herhangi bir zarar getirirse ve sonradan pişman olup bunu telafi ederse yeniden doğuşu mümkündür. Çalışmamızda, eko-eleştiri yöntemiyle bu noktaları açımlayıp gösterdik. Çevre kirliliği ve tahribatı kaçınılmaz olup gelecek nesiller için hayati bir tehdit oluşturmaktadır. Doğadaki canlı ve cansız tüm varlıklar yaşam döngüsünün bir parçasıdır; Bu döngünün sağlıklı işleyebilmesi için olumlu tutum ve davranışların sergilenmesi, ideal örneklerin öne çıkarılması gerekmektedir. Ekolojik düşüncede doğadaki tüm canlılar iyilik üzerine kodlanmıştır ancak yaşam sınırları ihlal edildiğinde kötülük yaparlar. Ekosistemdeki tüm varlıklar birbirine bağlıdır ve meydana gelen parçalanma/bağlantısızlık dengeleri bozar. İnsanoğlu, aklıyla diğer canlılardan üstün sayılırken, bilinçsiz davranışlarıyla ekolojik dengeye en büyük zararı veren insandır. Hayvanların kişileştirildiği ve mecazi olarak başkarakterler, yardımcı kahramanların figürleri veya gerçek insanlar olarak kullanıldığı bu masallarda, hayvanlar nesne değil, baskın özneler veya insanlarla eşittir. Sessiz ve pasif olarak değil, lider, aktif ve çoğu zaman insanlardan daha zeki ve makul olarak gösteriliyorlar. Bu rol ve konumlardaki hayvanlar akıl, mantık, bilinç, ruh ve bireysellik özelliklerine sahip olduğundan, seçilen masalların insan merkezli değil, insanı yücelten ve önceleyen çevre merkezli eserler olduğu sonucuna varılabilir.

Keywords
Türk halk masalları, ekolojik bilinç, ekomerkezcilik, ekoeleştiri