Dancing Beyond Heteronormative Boundaries: Jeanette Winterson’s ‘Twelve Dancing Princesses’
(Heteronormatif Sınırların Ötesinde Dans: Jeanette Winterson’ın ‘On İki Dans Eden Prenses’i
)
Yazar
|
:
Muzaffer Derya Nazlıpınar Subaşı
|
|
Türü |
:
Araştırma Makalesi
|
Baskı Yılı |
:
2022
|
Sayı |
:
110
|
Sayfa |
:
425-438
|
2041 1139
|
Özet
Jacob ve Wilhelm Grimm Kardeşler tarafından yazılan ve dünyaca tanınmış
peri masallarından biri olarak kabul edilen On İki Dans Eden Prenses, pek çok
farklı dile çevrilmiş ve değişik kültürlerce birçok kez uyarlanmıştır. Günümüzde
ise, bu peri masalının orjinalinden farklı olarak yeniden yazımları/yaratımları
gerçekleştirilmiştir. Bu yeniden yazılan/yaratılan yapıtlar arasında, on iki dans
eden prensesin hikâyesini post-modern anlatım kurgusu içerisinde, kapsayıcı bir
bakış açısı ve yenilikçi bir dil ile yeniden hayat veren Jeanette Winterson’a ait
Vişnenin Cinsiyeti (1989) başlıklı roman en dikkat çekenlerden biridir. Jeanette
Winterson, bahsi geçen eserinin ikinci bölümünde, on iki prensesin hikâyesini
ataerkil ideolojiler ve eril yaptırımlara uygun olarak yazılmış geleneksel peri
masalına metinlerarası göndermeler yaparak yeniden kaleme alır ve bu süreçte,
ataerkil sistemin androsentrik önyargılarını ve bu sistemin cinsiyet kısıtlamalarını
somutlaştıran söylemleri gözler önüne serer. Diğer bir deyişle, bu yeniden yaratımda
yazar, ilk olarak heteronormatif ve fallus-merkezci olarak inşa ve dikte edilmiş
cinsiyet rollerine meydan okur. Bu meydan okumanın sonrasında okuyucuya, eril
zihniyet ve egemen ideolojilerce zaman içerisinde edilgenleştirilen ve ehlileştirilen
prenseslerin kendilerine dayatılan heteronormatif cinsiyet rollerini, bastırılmış ve
silikleştirilmiş kimliklerini reddetmeleri, kendi istek ve iradeleri doğrultusunda
yeni bir yaşam kurmaları gösterilmeye çalışılır. Jeanette Winterson’ın bu yeni
yaratımında, on iki prenses en sonunda içinde yaptırımların, ötekileştir(il)menin
ve şiddetin olmadığı, kapsayıcı ve bütünleştiren bir boyuta ulaşırlar. Bir bakıma
kendilerini yeniden yaratırlar. Bütün bu tespitler doğrultusunda bu çalışmada,
cinsiyet inşasının akışkan dinamiklerinin heteronormatif sınırlar ve fallosentrik
dikteleri aşarak nasıl ortaya çıkabildiğini ve bireylerin ‘kendi seçim ve yönelimleri’
doğrultusunda nasıl sonsuza kadar mutlu yaşayabildiklerini feminist ve queer
edebiyat eleştirisi teorileri bağlamında göstermeyi amaçladım.
Anahtar Kelimeler
heteronormativite, akışkan kimlikler, atanmış cinsiyet, fallosentrizm, feminist ve queer çalışmaları
Abstract
The Twelve Dancing Princesses, written by the Grimm Brothers, is one of the wellknown
fairy tales that has been adapted and rewritten several times in different
languages, cultures, and texts. Among those works is Jeanette Winterson’s Sexing
the Cherry (1989), which incorporates the post-modern retelling of this fairy tale. In
the second chapter of the novel, Winterson retells the story of the twelve princesses
using intertextual allusions to the traditional fairy tale that embodies androcentric
biases and gender constraints submerged within the patriarchal system. However,
in this new recreation, the writer, initially, challenges the heteronormativity and its
phallocentrically constructed gender roles, then, she demonstrates to the passivized and tamed princesses, ways of violating male-assigned gender roles and identities
by creating an all-encompassing space in which there is no othering and violence.
Thus, considering the issues regarding heteronormativity and its boundaries and
grounding its argument in feminist and queer literary critical theory, in this study,
I have aimed to display how the fluid dynamics of gender construction can be
revealed by transgressing the heteronormative boundaries and phallocentric
dictations, and how wo/men can live happily ever after in accordance with ‘their
own tastes’.
Keywords
heteronormativity, fluid identities, assigned sex, phallocentrism, feminist and queer studies