Milenyum Öncesi Oyun Yazarlığımızda Eskatoloji Mitleri
(Eschatology Myths In Our Pre-Millennium Playwriting )

Yazar : Banu Ayten Akın    
Türü : Araştırma Makalesi
Baskı Yılı : 2022
Sayı : 111
Sayfa : 721-734
1720    967


Özet
Doksanlı yılları tarihçiler ‘en uzun on yıl’ olarak tanımlıyor. Küreselleşme ekseninde dünyanın koskocaman bir köy olarak kodlanması, etnik, dinsel, ırksal her türden öznelliğin bu ‘global köyün’ bir alt birimi olarak değerlendirilmesi gereği, uluslara ait sınırların kalkması, küresel pazarın ürünlerinin tüm sınırları aşıp en ücra köylere kadar ulaşması, iletişim teknolojilerindeki muhteşem ilerlemelerin bir ağ gibi dünyayı sarması ve bu ağın kamusal ya da bireysel mahremiyet açısından sınır tanımazlığı baş döndürücü bir hızla oldu. Bu yıllarda o zaman için gelecek olan (yani şu an içinde bulunduğumuz) binyıla ait kaygıların, umutsuzlukların, distopik düşüncelerin tüm dünyada bir ortaklık kurduğunu gördük. Bu bağlamda ben de Türk oyun yazarlığını inceleyen doktora tezi çalışmam esnasında küresel bir yaklaşım olduğunu gördüm. Bu yaklaşımın önce binyılın sonu eşittir dünyanın sonu kaygısına dayandığını düşündüm. Yazar tarafından kıyamet düşüncesinin mitsel kökleri incelenmeksizin hızla yazılan bu oyunların aslında tematik olarak eskatolojik mitlere bağlığını ise doktora tezimden çok sonra fark ettim. Tekrar geri dönerek doksanların tam bitiminde yazılmış üç oyunu dramatik açıdan analiz ettim. Betimleme modeline dayalı nitel analiz yöntemiyle elde ettiğim verileri yapıya ilişkin (kurgusallık), içeriğe ilişkin (eskatolojik mitlerle ilişki kurma biçimi) ve estetik boyut (yazarların sanatsal özgünlüğü) noktasında değerlendirdim. Bu inceleme özgün yazar sorunu yaşayan ve kendi gerçekliğini ve konusunu üretme sıkıntısı olan tiyatromuz için lokal bir sorun inceleme niteliği taşır. Yüzey estetiği ve dünyanın temasını ithal etme noktasında meseli kendinin kılma, sorunsallaştırma ve tartışma, düşünceyi derinleştirme pratiğini öneriyorum. Çünkü incelediğim oyunlarda eskatolojik mit olarak ele alınabilecek kadar kadim bir tema olan kıyamet, sadece ithal edilen bir olguya indirgenmiştir. Oyun yazarları İsa Mesih gibi Hıristiyanlık figürlerini, nükleer ve kozmik felaket olasılıklarını küreselleşme etkisinde okurlar. Dünyanın ortak fikirlerini, köklere bakış biçiminde okumak oyun yazarlığımızın özgünlüğünü sağlayacak etmenlerden biridir.

Anahtar Kelimeler
Türk tiyatrosu, eskatoloji, mit, milenyum, distopya

Abstract
The nineties are defined by historians as ‘the longest ten years’. The coding of the world as a huge village on the axis of globalization, the need for all kinds of ethnic, religious and racial subjectivity to be evaluated as a sub-unit of this 'global village', the abolition of national borders, the products of the global market reaching the farthest villages beyond borders, magnificent advances in communication technologies. It has been at a dizzying speed that it has surrounded the world like a web and that this web has no boundaries in terms of public or individual privacy. In this context, I saw that there is a global approach in Turkish playwriting. First I thought that this approach was based on the concern of the end of the millennium equals the end of the world. Long after I wrote my doctoral thesis, I quickly realized that these plays were in fact thematically tied to eschatological myths, without any mythical examination of thought by the author. I analyzed three plays written in the late nineties from a dramatic perspective. I reviewed the data obtained by the qualitative analysis method based on descriptive model in terms of structure (fictionality), content (the way of relating to eschatological myths) and aesthetic dimension (artistic originality of the authors). This review is a local problem for our theater, the problem of the original author and the problem of producing his own reality and subject. At the point of importing the surface aesthetics and the theme of the world, I suggest: the practice of making the parable one's own, problematizing and discussing, deepening thought. Because, in the plays I have studied, the apocalypse, which is an ancient theme to be considered as an eschatological myth, has been reduced to an imported phenomenon. Playwrights read about Christian figures such as Jesus Christ and the possibilities of nuclear and cosmic catastrophe under the influence of globalization. Reading the common ideas of the world as a view to the roots will ensure the originality of our authorship.

Keywords
Turkish theatre, eschatology, myth, millenium, dystopia