Çeviri eylemi ve olgusunun dilbilimsel/metinsel ya da iletişimsel aktarıma indirgenemeyeceği gerçeği, artık çeviri alanında araştırma yapan ve çevirinin toplumdaki işlevi hakkında düşünen herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Tek düzlemli bir aktarım olarak ele alınmaması gereken çeviri olgusu, zaman/uzama bağlı görece bir güç aracına dönüşebilir. Tarih boyunca düşüncenin gelişmesinde ve değişmesinde önemli rol oynayan dini, siyasi, felsefi ve bilimsel metinlerin oluşumunda ya da üretilmesinde çevirilerin etkisi düşünüldüğünden daha fazladır. Toplumlar, sosyal tarihi biçimlendiren düşünce ve kültürlerin gelişmesinde kaçınılmaz olarak birbirlerini olumlu ya da olumsuz etkilemiştir. Bu etki alanlarından biri kuşkusuz çeviri ile ilgilidir. Bunun nedeni, metinlerin toplumu şekillendirmede en etkili araçlardan biri olmasıdır. Çeviriler bir toplumda ya da kültürde algı yönetimini biçimlendirmede bir araç olarak da kullanılabilmektedir. Çeviri denilen ürünler, belli bir zaman ve uzamda bir güç odağı tarafından planlı ve kasıtlı belli bir etki yaratarak toplumu değiştirmeye ya da yönlendirmeye çalışılıyorsa, burada ideolojik bir yapılanmadan söz edilebilir. Bu çalışmada, çeviribilim çalışmalarında ideoloji kavramının nasıl tartışıldığı ve çeviri sürecinde alınan kararlarda ideolojinin etkisi ele alınmaktadır. Bu bağlamda, ideoloji kavramının açılımı ve anlamı sorgulanarak ideolojinin çeviri ile olan ilişkisi irdelenmektedir.